Saraçhane’de polis şiddeti tanıklığı: Vurmayın kör oldum!

İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun görevden alınması ve Cumhuriyet Halk Partisi’ne karşı uygulanan baskı politikasının yarattığı gerginlik üniversitelere de sıçradı. Geleceği belirsizleşmiş, iş ve aş kaygısı çeken gençler protestolara büyük destek veriyorlar. Hatta protestoların en önünde yer alıyorlar. Günlerdir devam eden protestolarda polisin sert müdahalesi halkın tepkisini çekerken, Twitter‘da birinci ağızdan bunu anlatan @weirdaltravis isimli sosyal medya hesabı aslında yaşanan her şeyi özetlemiş. Alınan izinle bu mesajları sizinle paylaşıyoruz, işte Saraçhane’de yaşanan polis şiddetinin bir özeti:  Yaşadığım şeyleri lütfen bu ülkedeki tüm vicdanlı insanlar okusun. Önce özetle söyleyeceğim. Kendimi kurtarmaya çalışırken 5-6 ayrı sefer 1 metreden kısa mesafede ‘vurmayın kör oldum’ dememe rağmen gözüme gaz sıktılar. Seni kurtaracağım diyen polis beni diğer polislerin arasına attı. Tek bir ayakkabıyla koşmaya çalıştım çünkü izdihamda ayağım kırılmasın diye kurtarmam lazımdı. Gözüm hiçbir şey görmeyerek koşuyordum ve yüzüm kezzap gibi yanıyordu. Gözüm görmüyorken bile tekme ve yumruk attılar. Kör oldum dememe rağmen gözümün içine kadar […]

Saraçhane’de polis şiddeti tanıklığı: Vurmayın kör oldum!

İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun görevden alınması ve Cumhuriyet Halk Partisi’ne karşı uygulanan baskı politikasının yarattığı gerginlik üniversitelere de sıçradı. Geleceği belirsizleşmiş, iş ve aş kaygısı çeken gençler protestolara büyük destek veriyorlar. Hatta protestoların en önünde yer alıyorlar. Günlerdir devam eden protestolarda polisin sert müdahalesi halkın tepkisini çekerken, Twitter‘da birinci ağızdan bunu anlatan @weirdaltravis isimli sosyal medya hesabı aslında yaşanan her şeyi özetlemiş. Alınan izinle bu mesajları sizinle paylaşıyoruz, işte Saraçhane’de yaşanan polis şiddetinin bir özeti: 

  • Yaşadığım şeyleri lütfen bu ülkedeki tüm vicdanlı insanlar okusun. Önce özetle söyleyeceğim. Kendimi kurtarmaya çalışırken 5-6 ayrı sefer 1 metreden kısa mesafede ‘vurmayın kör oldum’ dememe rağmen gözüme gaz sıktılar. Seni kurtaracağım diyen polis beni diğer polislerin arasına attı.
  • Tek bir ayakkabıyla koşmaya çalıştım çünkü izdihamda ayağım kırılmasın diye kurtarmam lazımdı. Gözüm hiçbir şey görmeyerek koşuyordum ve yüzüm kezzap gibi yanıyordu. Gözüm görmüyorken bile tekme ve yumruk attılar. Kör oldum dememe rağmen gözümün içine kadar 6 kez gaz sıktılar.

  • Neredeyse hiçbir şey görmeden ve yanıklar yüzünden çığlıklarla insanların olduğu kısımlara gelebildim. Yolda insanlar 4-5 kez ilaçlı su yaptı ama hiçbir şekilde acı geçmedi. Tramvayla biraz ilerledim ama nefes alamadığım için indim bir yerde. Yere yatıp yardım istedim.
  • İnsanlar yardım etmeye çalıştı ama hiçbir şekilde kendime gelemedim. Başım inanılmaz ağrıyordu ve yüzüm yanıyordu. Ambulansı durdurdular ama kimse almadı beni. En son kucaklayıp taksiye bindirdiler ve acile götürdüler. Hiç tanımadığım insanlar sayesinde şu an kendimdeyim.
  • Olayın başına dönecek olursak polise hiçbir şekilde bir şey atmadım ve saldırmadım. Polis 2 taraftan insanları kıstırınca ortada kaldım. İnanılmaz bir izdiham oldu ve uzun bir süre hiç ilerleyemeden öylece nefessizce sıkıştık O an hiçbir şekilde oradan çıkamayacağımı düşündüm
  • Artık ölmemek için kafamı bir yerlerden dışarı çıkarmaya çalıştım. Ayağım sıkıştı ve üstünde birkaç kişi vardı. Ayakkabımı bırakıp ilerlemeye çalıştım. Herkes birbirinin üstüne düşmeye başladı. Önümdeki kız nefessiz kaldı, ona düşmesinler diye siper olmaya çalıştım
  • Kız nefes almakta zorlanıyordu. Kızı polisler çekti aldı. Herkes çok kötü durumda diye polisler bizim gitmemize izin verecek sandım ama kafamı kaldırdığım an gözümün içine sıkıp tekme attılar. Her şey çok kötüydü. Görmeden yürürken sürekli çektiğim o acıyı tarif edemiyorum
  • Hem alanda hem alan dışında bana yardım eden hiç tanımadığım o insanlara çok teşekkür ederim. Göremediğim için beni uzun bir süre kolumdan tutup çekmeye çalışan çocuklardan, yanık içindeyken taksiye bindirenlere kadar hiçbirinin hakkını ödeyemem. Herkesten Allah razı olsun
  • Ama ‘sıkmayın kör oldum’ ‘vurmayin ölücem’ diye bağırmama rağmen ben tek bir kişiyken bile ‘siktir git lan’ diyip tekme ve gaz sıkanlara, ‘seni alanın dışına çıkarcam tut kolumu’ diyip diğer polislerin ortasına bırakıp gidene hakkımı asla helal etmiyorum
  • İnsanların nasıl kademe kademe öldürüldüğünü de tecrübe etmiş oldum ama şükürler olsun ki atlattım. Yazıp soran herkese teşekkür ederim. Sesimizi duyuracağınıza da eminim. Hiçbir şey yapmadığım halde bana bunu reva görenleri tarih affetmeyecek
Benzer Yazılar

“Ancien Regime” döneminde açılan bir davayı “yeni” rejimde sürdürmek zorunda kalıyorsunuz-Yalçın Küçük

Forum 2 saat önce

Ergenekon Davası’nda Prof. Dr. Yalçın Küçük 1 Nisan günü 2. Ergenekon Davası’nda tarihi bir savunma yapmıştı. Küçük’ün savunmasının bu bölümü rejim tartışmaları, ikili devlet gibi konular için çok kafa açıcı. *************** Başkan Efendim, Maruzatım var. Cumhuriyet değişmiştir. Mahkemeniz çok zor bir durumdadır. “Ancien Regime” döneminde açılan bir davayı “yeni” rejimde sürdürmek zorunda kalıyorsunuz, bir karışıklık yaşıyorsunuz, sanıklar Mahkemenizi ve Mahkemeniz sanıklarınızı anlayamamaktadır. Bu anlayışsızlığı ancak tarih felsefesi içinde anlayabilirsiniz. Bu nedenle buradayım. Devrim ve Teori birbirine benzerler, her ikisi de bir alt-üst oluşu ifade ediyorlar. Teori, tersine çevirtir ve böylece gözlem ve olgular birbirine daha iyi oturtur, demek ki teori bir uyum kurucudur ve bir süt-liman olma halidir de diyebiliyoruz. Şöyle de söyleyebilirim, her teori bir devrimdir ve her devrim, bir teori olmaktadır. Halide Edip Meşrutiyet Devrimi Günü Mülk-ü Osmanî’de hiçbir suç işlenmediğini yazmıştı; buna “İhtilal Hali” ve “Teorik Durum” diyebiliriz. Hem bir alt-üst oluş ve hem de yeni bir […]

Mezunlarının Anlatımıyla Köy Enstitüleri-İsmail Dönmez*

Kitap 3 saat önce

Hararet.org’un daimi yazar kadrosundan ve deyim yerindeyse bir ‘Hararetçi’ olan İsmail Dönmez‘in “Mezunlarının Anlatımıyla Köy Enstitüleri” başlıklı söyleşisi Harvard Üniversitesi yayınları arasından çıkan Türkiye Cumhuriyeti’nin 100. Yılına Armağan kitabının üçüncü cildinde yayınlandı. Dönmez çalışmasında Köy Enstitülü öğretmenlerle söyleşi gerçekleştirdi. Aşağıda bulacağınız metin yayınlanan çalışmanın tam metnidir. Hararet.org olarak gurur duyuyoruz… *********************************** Mezunlarının Anlatımıyla Köy Enstitüleri* İsmail DÖNMEZ Kısaca Köy Enstitüleri Köy Enstitüleri her şeyden önce bir bütünün parçasıydı. Bu bütün Cumhuriyet Devrimi’ydi. Dolayısıyla özellikle 1990’lı yıllardan sonra yeniden hatırlanan ve tartışılan Köy Enstitüleri’ni müstakil bir mesele veya nostalji vesilesi olarak ele almak isabetsiz olur. Cumhuriyet, devraldığı son derece kısıtlı mirası ileri taşıyabilme amacıyla her alanda çeşitli atılımlarda bulundu. Hukuk, sağlık, eğitim, kültür, ekonomi ve diğer alanlarda yapılan bu atılımlar aynı zamanda birbirini beslemekteydi. Köy Enstitüleri ise eğitim alanındaki en önemli atılımlardan biriydi ve eğitim dışı alanlara da katkı sunabilecek kilit bir role sahipti. Eğitimde, Köy Enstitüleri’nin kuruluşuna gelinene kadar, Cumhuriyet’in […]

Yeni Milliyetçilik – Özkan Bakioğlu

Yazılar 24 saat önce

Milliyetçilik, millet sevgisiyle ilgili bir kavram değildir. Milliyetçilik, alenen milliyeti sevmekle ilgilidir. Milliyeti yaratan özne olarak milleti görmek de beyhudedir; çünkü milliyeti yaratan millet değildir. Eğer öyle olsaydı modernleşme öncesinde Milliyetçilikten söz edebiliyor olurduk. Bazı aydınlarda milliyet kavramına yaklaşıldığını görebiliriz ama bu kavramın siyasi örgütlenmelerde önemsenmesi modernleşmeyledir. Bugünkü anlamıyla böyle bir kavramın ortaya çıkması da yine modernleşmeyle birlikte olmuştur. Dolayısıyla millet var olsa da milliyetin var olmadığı uzunca bir dönem söz konusudur. Bu da kavramı yaratanın millet olmadığını, aksine millete ruhunu verenin milliyet kavramının yaratılması olduğunu açıklığa kavuşturmaktadır. Milliyet kavramı öncesi milletin varlığı da özel bir anlamda söz konusudur. Bu özel anlam şudur: Millet, milliyet kavramı öncesi vardır ama ruhsuz bir anlamda vardır. Milliyet kavramı öncesi milletin politik anlamda var olması mümkün değildir. Orhun Yazıtları’nda seslenilen Türük Bodan/Budun, Türk milleti değildir. Bir boyun, Türük Bilge Kağan’ın boyunun altında teşkilatlanan ve ona bağlanan boyları ifade etmektedir. Bugün Türk milleti dediğimizde anladığımız […]

0 Yorum

Rastgele