Yorum sayfasında görünmesini istediğiniz yazılarınız için bu kategoriyi seçiniz
Şerden hayır çıkaran bir kültürün çocuklarıyız, yani bir şeye kötü, işe yaramaz deyip geçmeyiz. Bir daha bakarız, bir kez daha yeni bir gözle bakarız kötüye ya da kötüye neden olan şeye. A. İlhan Diyalektik Gazel’inde “karşıtıyla yüklüdür her şey mutlak çözümlerden vazgeç tartışılmaz mükemmellikler ne gizli kusurlarla gelir…” diyor, çizgim budur. Dün Hararet’in genel yayın yönetmeni olarak uzun süredir beklettiğimiz bir işi tamamlamak istiyordum. Bir kitap listesi sözü vermiştik fakat uzun süreli bir uyuşukluk hali listeyi erteletmişti, dün o işi bitirmeliyim dedim ve daha önce grup içinde herkesten aldığımız kitap listesini birleştirerek bir liste çıkardım. Listedeki kitaplar hepimizin bir dönem faydalandığı kitaplar, kitaplara dair bir itiraz olmadı. Liste yayınlandıktan sonra asıl problem duyuruş metnimizdi. Şöyle bir giriş yapmıştım: “Kemalizm meselesini önemsiyoruz, Kemalist değiliz ancak Türk modernleşmesinin en radikal dönemini anlamadan Türk Solunu anlamaya girişmenin beyhude olduğunu düşünüyoruz.” Şimdi tekrar bakınca herkes adına çok keskin bir tespitle başlamışım, “Kemalizm meselesini önemsiyoruz, Kemalist değiliz…”. […]
❝ Bana mevki vatan, hal vatanın hali, sergüzeşt vatanın sergüzeşti, alem, bulunduğum alem, yine vatan. Ne yapayım, zihnime başka bir şey sığmıyor. ❞ ―Namık Kemal. Uzun süre düşündüm hangi Avcıoğlu’ndan bahsetmeliyim diye, hangisini anlatsam daha etkileyici olur? Bahsimizde marksizm, sosyalizm meselesi basit kalır, ideoloji meselesi başka bir yazının konusu olsun. Benim derdim koca bir yaşamla. Hep büyük adamların günlük ritüellerini, nasıl yaşadıklarını merak ederim. Meselemiz bir ömrün her nefesini tarihe karşı sorumlu yaşamış, klâs ve gözükara bir devrimci ile alâkalı. En az üç dil bilmek zorunda kalan, otobüsü kaçırmış bir milletin çocuğuyla. [1] . DEVRİMCİNİN MERAKI Bir devrimcinin, ömür boyu sırtından inmeyen kırbaç “merakıdır”. Merak dert ve yük demektir. Bu bakımdan bir devrimci hayat boyu tüm insanlığın dertlerini sırtlanan hamaldır. Zamanı azdır haddizatında bunu bilir, tüm devrimciler acelecidir biraz. Hani şair der ya: “gök hırpalanmaktadır merakımdan”[2]. Avcıoğlu’nun hayatla kurduğu bağ da böyle bir şeydi: göğü hırpalayabilirdi, hırpaladı da. Avcıoğlu önce […]