Yorum

Yorum sayfasında görünmesini istediğiniz yazılarınız için bu kategoriyi seçiniz

Emirhan Akman: Avcıoğlu bu cephede düzeni yargılama ve ötesine geçip sosyalistlere tekrar “iktidar” olma cesaretini verebilir.

Forum 3 ay önce

biryenicumhuriyet.com.tr isimli kültür sayfasının Doğan Avcıoğlu hakkında başlattığı yazı dizisi kapsamında Hararet.org’dan Emirhan Akman, Osman Çutsay’ın sorularını yanıtladı. Okuyacağınız gönderi Aralık 25, 2024’te, ilgili sayfada Emirhan Akman: “Düzen dışı arayışlar Avcıoğlu’na götürüyor gençleri” başlığıyla yayınlandı. Genç yazar ve gazeteci Emirhan Akman’a göre, Doğan Avcıoğlu ve yapıtlarının tekrar gündeme gelmesi Türkiye’nin son kriziyle yakından bağlantılı. “Bugün sosyalizmle Türkiye aydınlanması arasındaki geçişliliğin bağını koptuğu yerden bağlama girişimi Avcıoğlu üzerinden mümkün olabilir” görüşünü savunan Akman, önemli bir eksikliğe dikkat çekiyor ve Türkiye solunun “kültür üretmede daha aktif ve fedakâr olması” gerektiğini düşünüyor.  Emirhan Akman, sorularımızı yanıtladı. – Yeniden basılan ve üzerinde yoğun bir biçimde yeniden tartışılan “Türkiye’nin Düzeni” kitabı ve Doğan Avcıoğlu sizce 2024’te neden önemli? Neyin eksikliğini kapatmaya çalışıyor bu kitap veya onun sayesinde bugün nelerin “gereğinden çok fazla olduğuna” dikkat çekmek mümkün oluyor? “Türkiye’nin Düzeni” diye bir şeyden söz edebilir miyiz bugün? EMİRHAN AKMAN – Teorinin postmodern felsefenin etkisi altında olduğu, […]

Modern köleler için açıklayıcı rehber -Burak Demir

Yazılar 3 ay önce

Köle-Efendi Diyalektiği bizim için Hegel’in orijinal adıyla ‘‘Phænomenologie des Geistes’’  dilimize çeviri haliyle  ‘‘ Tinin Fenomenolojisi’’ adlı yapıtından öğrendiğimiz bir kavram.  Ancak yazımız siyasal-sosyal yapılar içinde kendi özgürleşmesini arayan köleler için bir çağrı niteliğindedir. Bu yüzden felsefe kavramlarından ziyade yanlışlıklar ve soyutlama içerir. Ast ve üst ilişkisine bağlı, dikey ilişkilerin kurbanı olan tüm tip ve karakterlere adanmıştır. Hegel için insanları hayvanlardan temel nitelik somut veya soyut olan isteklere göre hareket edebilmesidir. İnsan olmanın özelliği ise kendi isteklerini, kendi varlığını kabul ettirme çabası gütmektir. İnsan ancak bir başka insan ile girdiği etkileşimde anlamlıdır. İnsanın benliğini ikiye ayırır; köleler ve efendiler… Bu etkileşim iki insanın birbirini tanıma sonucudur. Birey, kendinin farkında varma durumunda muhtaç olduğu bilgiden nefret etmeye ve bu duygudan kurtulma çabasına gitmektedir. Hegel, bu durumun adlandırmasını ‘‘mutsuz bilinç’’ olarak adlandırır.[1] Mutsuz bilince sahip insanlar kendine yetebildiğini gördüğü ölçüde efendi olur. Kendine yetebildiğini ispatlayamayan insanlar ise nefret ettiği bilincin kölesi olarak […]

Kemalist miyiz, sosyalist mi? ‘Bir şerden hayır arama yazısı’ ―Emirhan Akman yazdı.*

Forum 7 ay önce

Şerden hayır çıkaran bir kültürün çocuklarıyız, yani bir şeye kötü, işe yaramaz deyip geçmeyiz. Bir daha bakarız, bir kez daha yeni bir gözle bakarız kötüye ya da kötüye neden olan şeye. A. İlhan Diyalektik Gazel’inde “karşıtıyla yüklüdür her şey mutlak çözümlerden vazgeç tartışılmaz mükemmellikler ne gizli kusurlarla gelir…” diyor, çizgim budur. Dün Hararet’in genel yayın yönetmeni olarak uzun süredir beklettiğimiz bir işi tamamlamak istiyordum. Bir kitap listesi sözü vermiştik fakat uzun süreli bir uyuşukluk hali listeyi erteletmişti, dün o işi bitirmeliyim dedim ve daha önce grup içinde herkesten aldığımız kitap listesini birleştirerek bir liste çıkardım. Listedeki kitaplar hepimizin bir dönem faydalandığı kitaplar, kitaplara dair bir itiraz olmadı. Liste yayınlandıktan sonra asıl problem duyuruş metnimizdi. Şöyle bir giriş yapmıştım: “Kemalizm meselesini önemsiyoruz, Kemalist değiliz ancak Türk modernleşmesinin en radikal dönemini anlamadan Türk Solunu anlamaya girişmenin beyhude olduğunu düşünüyoruz.” Şimdi tekrar bakınca herkes adına çok keskin bir tespitle başlamışım, “Kemalizm meselesini önemsiyoruz, Kemalist değiliz…”. […]

Doğan Avcıoğlu kimdir? ‘Devrimcinin iradesi, iradenin devrimi’

Yazılar 11 ay önce

❝ Bana mevki vatan, hal vatanın hali, sergüzeşt vatanın sergüzeşti, alem, bulunduğum alem, yine vatan. Ne yapayım, zihnime başka bir şey sığmıyor. ❞ ―Namık Kemal. Uzun süre düşündüm hangi Avcıoğlu’ndan bahsetmeliyim diye, hangisini anlatsam daha etkileyici olur? Bahsimizde marksizm, sosyalizm meselesi basit kalır, ideoloji meselesi başka bir yazının konusu olsun. Benim derdim koca bir yaşamla. Hep büyük adamların günlük ritüellerini, nasıl yaşadıklarını merak ederim. Meselemiz bir ömrün her nefesini tarihe karşı sorumlu yaşamış, klâs ve gözükara bir devrimci ile alâkalı. En az üç dil bilmek zorunda kalan, otobüsü kaçırmış bir milletin çocuğuyla. [1] . DEVRİMCİNİN MERAKI Bir devrimcinin, ömür boyu sırtından inmeyen kırbaç “merakıdır”. Merak dert ve yük demektir. Bu bakımdan bir devrimci hayat boyu tüm insanlığın dertlerini sırtlanan hamaldır. Zamanı azdır haddizatında bunu bilir, tüm devrimciler acelecidir biraz. Hani şair der ya: “gök hırpalanmaktadır merakımdan”[2]. Avcıoğlu’nun hayatla kurduğu bağ da böyle bir şeydi: göğü hırpalayabilirdi, hırpaladı da. Avcıoğlu önce […]