Tek bir şeyi devamlı isteyeceğiz: Devrim! -Emirhan Akman

33 yaşındayım, hayatım boyunca ne iş için ne de başka hiçbir şey için babamdan ve annemden birisini aramasını istemedim. Benim yazımı okuyacak dostlarımın da eminim ki neredeyse hepsi hayatını ya böyle geçiriyordur ya da geçirmek istiyordur. Biz bu ülkenin imtiyazsızlarıyız, biz bu ülkenin gerçek yurttaşlarıyız. Kendi elimizle imtiyazları itebilecek kadar cumhuriyetin erdemiyle şereflenmiş insanlarız, bunu öyle bilin. Bunu az şey sanmayın, Türkiye’de kurulan yeni rejim sizden itaat ve kulluk istiyor, karşılığında ise şahsiyetinizi alıp bir maaş, kariyer veriyor. Bu rejim insanları şahsiyetsizleştirmek ve inisiyatif alamayan, çürümüş insanlar topluluğuna döndürmek istiyor. Onlar için önemli olan birey değil, özne yurttaşlar değil; yığın ve topluluk. Bizi istemiyorlar çünkü biz imtiyazı, torpili, hak etmediğimiz hiçbir şeyi istemiyoruz. Bu yüzden bizim boynumuza ipi geçiremiyorlar, hâlâ toplumun çoğuna bu ipi geçiremediler… Geçiremeyecekler de. Bu gece karar ne çıkarsa çıksın yarın biz yok olmayacağız, imtiyazsızlar, dik başlılar, erdemli yurttaşlar olarak kalıp mücadeleye devam edeceğiz. Subcommandante Marcos şöyle […]

Tek bir şeyi devamlı isteyeceğiz: Devrim! -Emirhan Akman

33 yaşındayım, hayatım boyunca ne iş için ne de başka hiçbir şey için babamdan ve annemden birisini aramasını istemedim. Benim yazımı okuyacak dostlarımın da eminim ki neredeyse hepsi hayatını ya böyle geçiriyordur ya da geçirmek istiyordur. Biz bu ülkenin imtiyazsızlarıyız, biz bu ülkenin gerçek yurttaşlarıyız. Kendi elimizle imtiyazları itebilecek kadar cumhuriyetin erdemiyle şereflenmiş insanlarız, bunu öyle bilin. Bunu az şey sanmayın, Türkiye’de kurulan yeni rejim sizden itaat ve kulluk istiyor, karşılığında ise şahsiyetinizi alıp bir maaş, kariyer veriyor. Bu rejim insanları şahsiyetsizleştirmek ve inisiyatif alamayan, çürümüş insanlar topluluğuna döndürmek istiyor. Onlar için önemli olan birey değil, özne yurttaşlar değil; yığın ve topluluk. Bizi istemiyorlar çünkü biz imtiyazı, torpili, hak etmediğimiz hiçbir şeyi istemiyoruz. Bu yüzden bizim boynumuza ipi geçiremiyorlar, hâlâ toplumun çoğuna bu ipi geçiremediler… Geçiremeyecekler de.

Bu gece karar ne çıkarsa çıksın yarın biz yok olmayacağız, imtiyazsızlar, dik başlılar, erdemli yurttaşlar olarak kalıp mücadeleye devam edeceğiz. Subcommandante Marcos şöyle söylüyor, “Umudun profesyonelleri olmalıyız”. Görevimiz budur, Türkiye’de umut politik bir şeydir. Umudumuzu ve devrimciliğimizi hayatımızın her alanına yaymak, tek adım geri çekilmemek gerekiyor. Bu geceyi milat sayın, önümüzde daha çok uzun yıllar var. Emin olun Türkiye her zaman sürprizlere açık bir ülkedir, biz o sürprizlere hazırlık yapmalıyız.

Hiçbir emeğiniz boşa gitmeyecek, hiç kimse pişman olmayacak. Tek bir şeyi devamlı isteyeceğiz; devrim, devrim ve devrim… Bugünü yeni bir başlangıç sayın, emin olun yenilmeyeceğiz.

 

 

Benzer Yazılar

Bir düşünme imkânı olarak Post-Post Kemalizm

Forum 2 gün önce

“…merak bir devrimcinin hazırlığıdır” -ismet özel. Şunu belirtmek gerekir ki bu yazı tarihi bilgiler veren, öğreten bir yazı değil. Bu nedenle bolca tarihsel atlamalar, kısaltmalarla dolu. Düşünen ve bir parça tahrik edebilen bir yazı yazabilmenin temel yolu ana yoldan değil, patikalardan geçiyor. Henüz başında bunu söylemek bir namus meselesi olduğundan söylemek ve böylece önyargılardan arınmak istedim. İSA OLMA MECBURİYETİ Türk sinemasında ‘mülkiyet’ meselesini kafaya takmış yönetmenlerin başında gelen Metin Erksan nüktedan bir sanatçıydı. Bir şey anlatırken her şeyi kendi ile başlatan insanlara, “Ya çocuğum sen Hz. İsa mısın?” diye takılırmış. Yazıya başlarken aklıma geldi, ne zaman Kemalizm konuşacak olsam konuya hep kendi Kemalizm tanımımla başlamak zorunda hissediyorum. Kemalizm kurucu bir kavram. Öyle ki; hem bir partinin resmi ideolojisi, hem anayasaya girmiş ilkelerin sahibi hem cumhuriyet dönemi ideolojilerinin üzerinde doğal olarak hegemonya sahibi… Böyle olunca ‘ama hangi Kemalizm?’ sorusu hayati bir önem taşıyor. Kemalizmin üstünde tarihin yükü var. Böyle olunca Kemalizm/Sosyalizm […]

Seküler Milliyetçiliğin Eleştirisi – Özkan Bakioğlu

Yazılar 3 hafta önce

Türk siyasetinin son 25 yılda öne çıkan üç kavramı var. Bunlardan birinci sırada olanı 2000’li yıllara damgasını vuran “Yeni Türkiye” söylemidir. İkinci sıraya koyduğumuz ise Kürt hareketinin ürettiği bir söylem, “Radikal Demokrasi” söylemi. Üçüncü sırada ise Türk milliyetçilerin ürettiği bir söylem var. Bu söylem “Seküler Milliyetçilik”tir. Bu üç kavram da son 25 yıla damga vurdu, aralarında en eski olanı Yeni Türkiye’dir. Bugün neredeyse hiç kullanılmamaktadır ama karşıtını ifade eden eski Türkiye söylemi zaman zaman öne çıkmaya devam etmektedir. Yeni Türkiye söylemine göre daha genç diyebileceğimiz Radikal Demokrasi söylemi ise özellikle Selahattin Demirtaş’ın ilk cumhurbaşkanlığı seçimlerinde oldukça ilgi çekmişti. Bugün de hâlâ güncelliğini korumaktadır. Son söylemimiz ise aralarında en genç olanı ve henüz herhangi bir seçmen hareketliliğiyle ölçülmüş değil ama özellikle kendini ulusalcı veya ülkücü anlamında milliyetçi olarak ifade etmek istemeyen bir kesime hitap ettiği de kuşku götürmez. Hiç kuşkusuz Seküler Milliyetçilik, Türk siyasal yaşamında önemli bir ihtiyacı karşılıyor. Bu ihtiyacın […]

Türk Mutaassıplığı Türk Milliyetçiliği Değildir – Özkan Bakioğlu

Yazılar 4 hafta önce

Milliyetçilik kavramı üzerinde daha fazla durmaya gerek yoktur.[1] Bu yazının özelinde Türk Milliyetçiliği ile Türk Mutaassıplığının birbirinden ayrılmasının gerekliliği üzerinde durulmaktadır. Bu gereklilik yerine getirilemezse ne ‘Z kuşağı’nın protesto kültüründe gözlemlenen bozkurt işareti anlaşılabilir ne de Türk siyasal yaşamının haritalandırılması tam olarak yapılabilir. Türk Milliyetçiliği, Türklerin politik sahada kendilerini bir millet nesnesi olarak teşekkül ettirmesidir. Bu teşekkülün kavramına da milliyet denmektedir. Dolayısıyla Türk milletinin teşekkülü ile Türk Mutaassıplığının varlığı arasında hiçbir kurucu ilişki yoktur. Bugün Milliyetçilik adı altında yapılan Mutaassıplık ile mücadele etmek, bu nedenden ötürü Türk Milliyetçiliği ile mücadele etmeyi zorunlu kılmaz. Öncelikle bu anlaşılmalıdır. Bu anlaşıldıktan sonra ancak bugün Z kuşağında gözlemlenen Milliyetçilik anlaşılabilir. Dikkat edilirse, Z kuşağı milliyetçiler herhangi bir doğrudan Milliyetçi eylemde boy göstermedi. Bu gençlerin boy gösterdiği eylemlerin gerekçeleri demokrasinin ve özgürlüğün tehdit altında olduğuydu. Dolayısıyla görülmektedir ki bu gençler başka bir milleti, millet içindeki herhangi bir etnisiteyi ve hatta Batı aşırı sağı gibi göçmen/sığınmacı […]

0 Yorum

Rastgele