❝ Bana mevki vatan, hal vatanın hali, sergüzeşt vatanın sergüzeşti, alem, bulunduğum alem, yine vatan. Ne yapayım, zihnime başka bir şey sığmıyor. ❞ ―Namık Kemal. Uzun süre düşündüm hangi Avcıoğlu’ndan bahsetmeliyim diye, hangisini anlatsam daha etkileyici olur? Bahsimizde marksizm, sosyalizm meselesi basit kalır, ideoloji meselesi başka bir yazının konusu olsun. Benim derdim koca bir yaşamla. Hep büyük adamların günlük ritüellerini, nasıl yaşadıklarını merak ederim. Meselemiz bir ömrün her nefesini tarihe karşı sorumlu yaşamış, klâs ve gözükara bir devrimci ile alâkalı. En az üç dil bilmek zorunda kalan, otobüsü kaçırmış bir milletin çocuğuyla. [1] . DEVRİMCİNİN MERAKI Bir devrimcinin, ömür boyu sırtından inmeyen kırbaç “merakıdır”. Merak dert ve yük demektir. Bu bakımdan bir devrimci hayat boyu tüm insanlığın dertlerini sırtlanan hamaldır. Zamanı azdır haddizatında bunu bilir, tüm devrimciler acelecidir biraz. Hani şair der ya: “gök hırpalanmaktadır merakımdan”[2]. Avcıoğlu’nun hayatla kurduğu bağ da böyle bir şeydi: göğü hırpalayabilirdi, hırpaladı da. Avcıoğlu önce […]