Hemen her şeyin gereksiz bir şekilde kabalaştığı bir dönemde kültür-sanat gibi düşüncenin inceldiği bir alanda faaliyet göstermek, her şeyden önce yürek isteyen bir iştir. Bundan dolayı kültür-sanat yayıncılığının yeni soluklarından Mucize Dergi’nin yürekli kurucusu ve genel yayın yönetmeni Aslı Ermaya’yı sizlere takdim etmekten büyük heyecan duymaktayız.
1- Merhaba, Aslı. Nasılsın?
A.E: Teşekkür ederim. Sen nasılsın?
2- Ben de teşekkür ederim. İlk olarak kendini kısaca tanıtmanı isteyeceğim. Kimdir Aslı Ermaya?
A.E: Ben Aslı, 25 yaşındayım. Bir reklam ajansında marka yöneticisi olarak çalışıyorum. Genelde bunu Türkiye şartlarında kolay kolay söylemez insanlar ama işimi seviyorum. Yaklaşık üç, dört aydır Mucize Dergi’nin genel yayın yönetmenliğini yapıyorum. Genel anlamda yaşamım bu iki çerçeve arasında gidip geliyor. Kalan vaktimi sevdiğim insanlarla geçiriyorum. Ailemle geçirdiğim zamanı çok seviyorum çünkü ben her zaman yakın teması seven biri oldum. Sevdiğim insanlarla dip dibe olmak gibi bir huyum var. Genel olarak yaşamım bu şekilde ilerliyor.
3- Harika, insanlarla diyaloğunun güçlü olduğunu düşünüyorum ben de. Peki, hazır konu dergiye gelmişken şunu sormak istiyorum: Neden dergicilik?
A.E: Biliyorsun günümüzde geleneksel medya aslında çok da popüler değil. O yüzden ben basılı bir yayınla başlamadım, e-dergi ile başladım çünkü artık birçok şey dijitalleşti. Dijital bilgilenime ihtiyaç duyuyor insanlar. Bunun için de bazı platformlar olmalı. İnsanların kolaylıkla varabileceği küçük platformlar, hızlı linkler, bağlantı paylaşımları olmalı. Her şeyi geçtim, bir örnek vereyim: Whatsapp’taki hikayeler mesela. Orada bağlantı paylaştığında seni doğrudan siteye aktarıyor. Böylece doğrudan ve kolaylıkla yazıyı okuyabiliyorsun. Benim bir arkadaşım bunu açık açık söyledi, “Senin Whatsapp hikayelerinden yazıları takip edebiliyorum”, dedi. Bu çok önemli. Tam da istediğim şey bu. İnsanlar, istedikleri bilgiye çarçabuk ulaşabilsin istiyorum. Mesela Mucize Dergi’de kategorileri fazla tutmamın sebebi de bu. Evet, bu bir kültür-sanat dergisi ama pek çok alan mevcut çünkü herkese aynı anda hitap edebilmek bence şu an çok önemli.
4- Bu biraz seninle de ilgili bir şey sanırım.
A.E: Evet, bu doğru. Tek bir alana odaklanmak benlik bir şey değil. Benim birçok alanda araştırma yapmam lazım, bir yazar ekibimin olması lazım, bu ekibin de benim gibi araştırma yapması lazım. Mesela şu anki Mucize Dergi ekibi gerçekten de benim kafamda ilerleyen bir ekip. Her telden çalan insan var, herkesin kafası acayip çalışıyor ve ben herkesin kalemini çok beğeniyorum. Benim için çok değerli yazarlar ve bu ekibin yarattığı ortamı da çok sağlıklı buluyorum. Öyle bir şey ki burası, sanki bir dergi değil. Mucize Dergi ekibiyle çalışırken kendimi arkadaşlarımla dışarı çıkmış, kahve içiyormuşum gibi hissediyorum. Bu çok önemli. İşte tam da bu yüzden dergicilik.
5- Mucize Dergi’nin bir e-dergi olduğunu söyledin, dijital bilgilenime önem verdiğinden bahsettin. O zaman şöyle bir soru sormak istiyorum: Sosyal medyanın dergicilik için uygun olduğunu düşünüyor musun?
A.E: Kesinlikle uygun olduğunu düşünüyorum. Yolculuğum LinkedIn ile başladı. Sonrasında Instagram ve X açtım ama LinkedIn kadar aktif olmadı. Instagram’da tabii ki hikayeler izleniyor, gönderilere yorumlar yapılıyor, gönderiler eklendikçe takipçi geliyor ama burada LinkedIn ile Instagram’ı beraber kullanmak çok etkili oluyor. Sosyal medyada önemli olan gündemden kopmamak ve bununla birlikte paylaşımların da etkin ilerlemesi; özetle planlı olmak ve devamlılık göstermek çok önemli. Bu da yine bir ekiple mümkün olabilecek bir şey. Elbette başta yalnızdım, uzun zamandır düşündüğüm bir şeydi ama ani bir kararla başladım. Sonrasında yavaş yavaş ekibimi kurdum. Ekibin sayısı da gün geçtikçe artıyor. Benim için gerçekten çok değerli insanlar hepsi. Çünkü bu motivasyonu ve sürekliliği ekip olmadan, ekip çalışması olmadan yakalamak çok da olanaklı değil. Ekip ruhuna çok inanıyorum. Buradan da bütün ekibimi çokça öpüyorum ve sarıyorum.
6- Gerçekten enerjin çok iyi. Bu enerji karşısında sormadan edemeyeceğim: Peki tam olarak hayalin ne, Mucize Dergi hayallerinde nereye oturuyor?
A.E: İstersen önce işin gerçekliğiyle ilgili ileriye dönük planlarımdan bahsedeyim. Öncelikli hedefim takipçi sayısını arttırmak. Bunun için de öncelikle röportajları arttırmak istiyorum. Burada en önemsediğim şey de insanlarla bağlantı kurmak, onlarla belli bir tanınırlık sağlamak. Hayal kısmına geçecek olursam, kendimi ileride inanılmaz meşgul görüyorum. Sürekli telefonlar çalıyor, sürekli bilgisayrım açık, bir şeylerle ilgileniyorum; sürekli bir meşguliyet, takvimler, toplantılar. Ben işine aşık bir kadınım. Yanımda çalışan insanlar da böyle olacak biliyorum. Bu iş bildiğin gibi saati, mesaisi olmayan bir iş. Bundan dolayı bu işi ancak sevenler yapabilir. Sevilmeden yapılabilecek bir iş değil.
7- Aktif bir bireysin. Çalışmayı seviyorsun, insanlar arası ilişkilerde var olmayı seviyorsun. Bütün bu temponun içinde kültür-sanat yayıncılığıyla da ilgilisin. Sence Türkiye’deki kültür sanat yayıncılığı ne durumda, takip ettiğin yayınlar var mı?
A.E: Takip ettiğim bazı yayınlar var. Özellikle çok bilinen yayınlar arasında Kafa, Kafkaokur, Ot gibi yayınları söyleyebilirim. Genel olarak hepsinden çok keyif alıyorum. Özellikle aldıkları konuk yazarlar da çok değerli oluyor. Örneğin Cem yılmazın abisi Can Yılmaz’ın yazılarını da beğenerek takip ediyorum. Şunu net bir şekilde söyleyebilirim ki ben tam bir Kafa aşığıyım. Evet, hepsini çok seviyorum ama Kafa’nın yeri bende çok başka. Kafa’nın çıkardığı yayınlar çok değerli hissettiriyor bana kendimi. Kafa, okuruyla baş başaymış hissi veriyor. O yüzden özellikle Kafa Dergi’yi vurgulayabilirim.
8- Peki özellikle takip ettiğin bir yazar var mı, sadece dergi alanında değil gazete köşe yazarlığı alanında da olabilir?
A.E: Gazete tarafında Buge Cankat’ı seviyorum, Sabah Gazetesi’nde yazıyor. Cemil Nalçakan diyebilirim. Keza Zafer Algöz’ü de söyleyebilirim. Yazıları evet, çok kıymetli ama özellikle videolarını çok beğeniyorum. Anlattığı şeyleri mimikleriyle, el hareketleriyle, seslendirmesiyle canlandırdığında çok daha başka bir tada ulaşıyor. Mesela kendisiyle iş yapmayı çok ama çok isterim. Çok beğendiğim, takip etmekten keyif aldığım biri. Umarım bir gün olur.
9- Umarım. Kültür-sanat yayıncılığının toplumda yeteri kadar karşılık bulduğunu düşünüyor musun?
A.E: Düşünmüyorum. Belki satın alan çok insan oluyor ama ilerlemiyor. Yani bizim gibi düşünen insanlar var: Tiyatroya gitmek istiyorlar, konsere gitmek istiyorlar, müze gezmek istiyorlar ama İstanbul dışında bu çok da olanaklı olmuyor. Kültür-sanat dediğimiz şey benim için sohbet etmeye, ortak eğlencelerde buluşmaya dönük bir şey. Sadece yazılı bir metni alıp okumakla sınırlı değil. Onu yaşama taşımak, kaliteli insanlarla beraber olmak, düzeyli ilişkilerin içinde ilerletici diyaloglar kurabilmek. Bütün bunları ve belki daha fazlasını kapsayan bir şey. Mucize Dergi’de de hedeflediğim şey böyle bir şey. Özellikle işin mutfak kısmında beraber çalıştığımız yazarlarla, editörlerle beraber etkinliklerde yer almak, hatta etkinlikler düzenlemek istiyorum.
10- Okurları da dahil etmeyi düşünür müsün?
A.E: Elbette, çok isterim. Zaten mucizedergi.com’daki abonelik tam da bunun için. Şu an emekleme evresindeyiz, evet, bazı şeyler için erken olabilir ama bu hayal etmeye ve hayallerimizi gerçekleştirmeye engel bir durum değil. İlerisi için çok planımız, hayalimiz, yapmak istediğimiz şeyler var.
11- Mucize Dergi’yi yaşamının merkezine koyuyorsun ve bundan çok keyif alıyorsun, bunu rahatlıkla görebiliyorum. Bu iş senin için bu kadar önemli. Dolayısıyla dergi isminin senin için anlamlı olduğunu tahmin ediyorum. Sormadan edemeyeceğim: Neden “mucize”? Dergi için muhakkak bir isim arama sürecin olmuştur. Seni bu isme ikna eden neydi?
A.E: Şöyle söyleyeyim, yazar görüşmelerinden, editör görüşmelerine kadar kiminle görüştüysem ilk sorduğu sorulardan biri bu oldu. Hatta ismi için gelen, bizimle iletişim kuranlar bile oldu. “Merak ettim, gelmek istedim”, diyenler oldu ve bu beni gerçekten çok onore etti. “Neden mucize?” çünkü ben, yaşamımda bir şeylerin beni bulduğunu düşünüyorum. Yaşamıma bir şekilde mucizelerin yön verdiğini düşünüyorum. Evet, hayat gerçekten herkes için zor, benim için de zor. Benim de yaşadığım bazı zorluklar var, çok yakın zamanda bir kayıp yaşadım. Bu noktada mesela dergi bana ilaç gibi geldi. Ve eminim ki o kaybettiğim insan şu an beni seyrediyor ve bana gururla bakıyor. Ben bunu biliyorum. Bu beni daha çok kamçılıyor. Çocuğum gibi; kedim nasıl benim evladımsa, dergim de benim evladım. Bendeki yeri o kadar farklı ki isminin mucize olmasından başka bir şey istemedim o an. Çok isim aradım, çok yazdım, karaladım; biliyorum çok ağaçlar ağladı ama en sonunda mucize isminde karar kıldım.
12- Mucize ismini koyman ve bu sürece dair anlatımın o kadar etkileyici ki mucize kelimesinin yaşamında nereye oturduğu çok net anlaşılıyor. Bununla beraber şöyle de bir şey var; evet, mucize kelimesine çokça atıf yapıyorsun ama anlatımında bir mücadele teması da var. Karşımda mücadelesiyle var olan ve kendi mucizelerini kendi yaratan bir Aslı’yla konuştuğumu düşünüyorum şu an.
A.E: Evet, aynen öyle. Yaşamımda mucizeler oluyor ve ben onları takip ediyorum ama bir yerde kendi mucizelerimi kendim yaratmam gerekiyor. Bu noktada dediğin şey çok doğru. Ben aslında istiyorum ki insanlar burada kendi mucizelerini bulsunlar, yaratsınlar. Bunlarla ilgili çok geri dönüşler aldım. “Aslı Hanım sayenizde kendime döndüm”, “Aslı Hanım tekrar yazmaya başladım”, “Mucize oldu gerçekten, çok teşekkür ederim”, bunlar çok değerli şeyler. Anlatırken tüylerim diken diken oldu şu an. İşte yapmak istediğim şey bu. İstiyorum ki Mucize Dergi bunu yapsın, ismiyle yaşasın. Hani “Bu hayatta iz bırakan ol”, diyorlar ya, benim yapmak istediğim de bu. Ben bu dergiyle izimi bırakmak istiyorum.
13- Gerçekten cevabının finali muhteşem oldu. O zaman tam da bu noktada sormak istiyorum: Mucize Dergi’nin kültür-sanat yayıncılığında ne gibi bir fark yaratmasını bekliyorsun?
A.E: Kesinlikle kıyas yapmayacağım. Her derginin ayrı bir tadı, ayrı bir marka değeri var. Mucize ismi insanda hayal gücünü teşvik ediyor diye düşünüyorum. Ekipte birçok yazar arkadaşım yazılarını ya mucizeyle başlatıyor ya da mucizeyle bitiriyor. Mucize başlıklı yayımladığımız, yayımlamadığımız birçok yazı var. Ekipten arkadaşlarım Instagram’dan mucizeyle ilgili şeyler gönderiyor. Bence en büyük fark bu olacak. İnsanları bir şeylere tutunmaya teşvik ediyor ve bu durumun yayılacağını düşünüyorum. Sonuç olarak baktığımızda diğer dergiler de bu süreçleri geçirdi. Kimse çok da hazır bir kitle bulmadı, imkanları görece kısıtlıydı ama devam ettiler ve bugün bir geçmişe, o geçmiş içinde yoğrulmuş bir şimdiye sahipler. Neden olmasın? Yani Mucize Dergi için de bu neden olmasın? Bakıldığında onların da bir mucizesi vardı. Pes etmediler ve başardılar. Aslında hepsinin içinde biz varız. Bizim farkımız bu: Mucizelere inanıyoruz ve hayatın satır aralarını okumayı biliyoruz.
14- Son soru: Önceki soruyla da bağlantılı olarak soruyorum. Mucize Dergi Türk kültürüne ne katacak?
A.E: Aklıma ilk gelen şu oldu aslında: Türkler, genel anlamda hazıra konmayı seviyorlar. Asosyallik de dizboyu olmuş durumda. Elimizde bir telefon, bütün gün kaydır Allah kaydır. Ya işte Tiktok’a giriyoruz ya Instagram’a giriyoruz, reels seyrediyoruz. “Aa şunu arkadaşıma atayım”, “Aa şunu da sevgilime atayım”, derken zaten iki-üç saatimiz orada geçiyor. Böyle olunca da bir şey yapmaya hali kalmıyor insanların. Bildiğin gibi üç boyutlu gezintiler çıktı. Gidip bayağı oradaymış gibi gezebiliyorsun. Tabii bu da aynı hissi vermiyor. Dokunmanın, koklamanın, tatmanın gittikçe geride kaldığı, her şeyin görmekle halledilebileceğinin sanıldığı bir durum yaratıyor bu. Bu da bana mantıksız geliyor. Mucize Dergi olarak tam da karşı olduğumuz bir şey bu. Türk kültürüne yapabileceğimiz en büyük katkının da bu yolla olacağını düşünüyorum. Bizimle beraber olmak isteyen insanlar daha fazla etkinliğe dahil olacak, daha çok gezecek, daha çok birebir, yüz yüze diyalog kuracak. Bir kere Mucize Dergi’nin kesinlikle böyle bir misyonu olduğunu söyleyebilirim: İnsanları içinde kaldıkları durağanlıktan dışarı çıkmaya teşvik etmek. Bu biraz da sosyal medya eleştirisi içeren bir şey. Özellikle Telegram, Discord gibi platformlarda yirmi beş yaşında bir birey olarak benim dahi kaldıramadığım içeriklerle, görsellerle karşı karşıya kalabilen on sekiz yaş altı bir kitle var. O kadar çok kadın cinayetleri, hayvanlara işkenceler yaşandı ki bütün bunların içinde ümitvar kalmaya çalışmak çok değerli. Sosyal medya birçok olumlu yanının yanında böyle bir olumsuzluğa da sahip. İnsandaki ümidi öldüren bir yan bu. İşte bu noktada Mucize Dergi’nin kırmızı çizgileri belirginleşiyor. Kadın cinayetlerine karşı net bir tavır, hayvan hakları noktasında, çevre sorunları noktasında net bir tavır ortaya koymak; evet, bu benim ve Mucize Dergi’nin kırmızı çizgilerini oluşturuyor. Bu konuyu çok önemsiyorum. Uyuşukluğa, ümitsizliğe, olumsuz içeriklerle yaratılan erken dönem travmalarına karşı ben ve ekibim Mucize Dergi adı altında kendi mucizemizi yaratmak için ne gerekiyorsa yapacağız.
15- Çok keyif aldığım bir söyleşi oldu, gerçekten seninle konuşmak, enerjinle buluşmak insana iyi geliyor. Öncelikle kırmayıp geldiğin için çok teşekkür ederim. Mücadelene, azmine hayranlıkla katılıyorum. Umarım dileklerin gerçekleşir ve mucize ismiyle yaşar. Son olarak eklemek istediğin bir şey var mı?
A.E: Çok teşekkür ederim. Benim için de çok keyifliydi. Kapanışı şu cümlelerle yapabilirim: Mucize Dergi benim veya ismini sayabileceğim birkaç kişinin değil, ona inanan, onunla bu yolu yürüyen herkesin ortaklaştığı bir platform. Amacımız kesinlikle bir şeyler yazıp birilerine yazdıklarımızı okutmakla sınırlı değil. İnsana dokunmayı, yüz yüze olmayı önemsiyoruz. Dışarı çıkıp yaşamaya cesaret göstermemiz gerektiğine inanıyoruz. Bu doğrultuda ilerleyen süreçte bazı çalışmalarımız da olacak, böyle bir düşüncemiz de var. Atölyeler yapmayı düşünüyoruz. Atölyelerle insanlara ulaşmayı hedefliyoruz. Bakalım, zaman ne gösterecek. Tabii durup bekleyeceğiz anlamında demiyorum. Esas olan çalışmak, çalışmak, çalışmak.
Bu keyifli röportaj için Aslı Ermaya’ya tekrar teşekkür eder, yayıncılık hayatında başarılar dileriz…
Mucize Dergi’nin İnternet Sitesi: https://www.mucizedergi.com
Instagram Hesabı: mucizedergiorg
LinkedIn Hesabı: https://www.linkedin.com/company/mucize-dergi/
0 Yorum