Samsun’dan Önce Bilinmeyen 6 AY – Alev Coşkun

13 Kasım 1918, Mustafa Kemal’in Mondros Ateşkes Antlaşmasından iki hafta sonra İstanbul’a geldiği tarih… 16 Mayıs 1919 ise, Bandırma vapuru ile Samsun’a çıkmak üzere İstanbul’dan ayrıldığı tarih… Elinizdeki kitapta, işte bu altı ay içindeki olağanüstü serüven bilinmeyen yönleriyle anlatılmaktadır. Bu altı ay ulusal savaşın planlandığı dönemdir. Dr. Alev Coşkun’un titiz ve usta kaleminden dönemin siyasal gelişmeleri etrafında Mustafa Kemal’in gün be gün temasları… Dönemin siyasal olaylarının-yorumu… İngiliz, Fransız ve İtalyan işgal güçleriyle ilişkiler… Bir yanda işgal güçlerine destek veren azınlıklar, her tarafta cirit atan casuslar, İngiliz işbirlikçileri; öte yanda payitahtın işgal altında olmasından dolayı üzgün, güçsüz ve yorgun Türkler… Bu tabloda kurtuluş için çare arayan Mustafa Kemal ve arkadaşları… 6 Ay’ın inanılmaz olaylarla dolunefes kesen öyküsü. “Mustafa Kemal, neden Harbiye Nâzırı olmak istiyordu?”, “Ordu müfettişi olarak Anadolu’ya geçerken, kendisini geniş yetkilerle donatan kararnameyi kim hazırladı? Padişah mı, yoksa Mustafa Kemal’in kendisi mi?”, “Mustafa Kemal işgalcilerin İstanbul’daki tutuklamalarının neden dışında kaldı?”, […]

Samsun’dan Önce Bilinmeyen 6 AY – Alev Coşkun

13 Kasım 1918, Mustafa Kemal’in Mondros Ateşkes Antlaşmasından iki hafta sonra İstanbul’a geldiği tarih… 16 Mayıs 1919 ise, Bandırma vapuru ile Samsun’a çıkmak üzere İstanbul’dan ayrıldığı tarih… Elinizdeki kitapta, işte bu altı ay içindeki olağanüstü serüven bilinmeyen yönleriyle anlatılmaktadır. Bu altı ay ulusal savaşın planlandığı dönemdir.

Dr. Alev Coşkun’un titiz ve usta kaleminden dönemin siyasal gelişmeleri etrafında Mustafa Kemal’in gün be gün temasları… Dönemin siyasal olaylarının-yorumu… İngiliz, Fransız ve İtalyan işgal güçleriyle ilişkiler… Bir yanda işgal güçlerine destek veren azınlıklar, her tarafta cirit atan casuslar, İngiliz işbirlikçileri; öte yanda payitahtın işgal altında olmasından dolayı üzgün, güçsüz ve yorgun Türkler… Bu tabloda kurtuluş için çare arayan Mustafa Kemal ve arkadaşları… 6 Ay’ın inanılmaz olaylarla dolunefes kesen öyküsü.

“Mustafa Kemal, neden Harbiye Nâzırı olmak istiyordu?”, “Ordu müfettişi olarak Anadolu’ya geçerken, kendisini geniş yetkilerle donatan kararnameyi kim hazırladı? Padişah mı, yoksa Mustafa Kemal’in kendisi mi?”, “Mustafa Kemal işgalcilerin İstanbul’daki tutuklamalarının neden dışında kaldı?”, “İtalyanlar, Mustafa Kemal’e Ege bölgesinde silah, mühimmat ve lojistik destek vererek Kuvayı Milliye’yi örgütlemesini önerdiler mi?”, “Mustafa Kemal resmi bir görev almasaydı, kurtuluş için Anadolu’ya gizlice ve hangi güzergâhı izleyerek geçecekti?” vb. pek çok merak edilen sorunun yanıtını 6 Ay’da bulacaksınız.

 

 

Benzer Yazılar

Hararet politik bir dostluk grubudur

Yazılar 2 hafta önce

Hararet’i 1 Kasım 2019’da kurduk. Bugün demek oluyor ki üzerinden beş yıl geçmiş. Bizden daha genç siyasi partiler var. O tarihlerde ben bekârdım, şimdi evliyim üstelik bir ay sonra çocuğum olacak. Görünen o ki epeyce şey değişti hayatımızda. Hararet dört beş arkadaşın İstanbul Çemberlitaş’taki Türk Ocağı’nda çay içerken kendi aralarında yürüttükleri sohbetlerden doğdu. İsmini Kadıköy’deki Nazım Hikmet Kültür Merkezi’nde Kubbealtı Sözlük’ten bulduk. Derdimiz tartışmalarımızı biraz disipline sokmak, merak ettiklerimizi Türk düşünce hayatındaki isimlerle konuşmaktı. Bugün Youtube arşivimizde onlarca video var. Besim Delaloğlu, Kurtuluş Kayalı, Oğuz Adanır, Gün Zileli, Tanıl Bora, Banu Avar, İlker Aytürk gibi isimlerle yapılmış önemli söyleşiler orada duruyor… Hepsi bizim merak konularımızdı. Biz yola çıktığımızda buralar ‘dutluktu’ desek yeridir. Beş yılda ise kurulan sürüsüyle oluşum tarihin çöplüğüne gitti. Hararet ağır aksak da  olsa hâlâ burada. Burada olmaya devam edecek çünkü ne bizim merakımız durdu ne de hevesimiz geçti. Dönüşmesi zor fakat gerekli olan bir Türkiye önümüzde koca […]

Platonik Kemalizm*-Saltuk Buğra Yurteri

Yazılar 2 ay önce

Konuşmak veya yazmak insanın kafasındaki dağınık toz bulutu halindeki düşünceleri sistematikleştirmesini sağlayabiliyor. Uzun zamandır dert edindiğim ve üzerine düşündüğüm bir konuyu dünkü Anlık dergisi yayını sayesinde kavramlaştırabildim ve orada dile getirdiğim kavramı yazıya döküp kalıcılaştırmak istedim. Başlıktan da anlaşılabileceği üzere bu kavram: “Platonik Kemalizm”. Nedir bu Platonik Kemalizm? Bu kavramın oluşmasında kabaca iki temel var. Uzun zamandır çeşitli Kemalist kişi ve oluşumlarla iç içeyim. Bu kavramın veri boyutunu bu ortamlarda duyup gördüğüm şeyler oluşturuyor. Kuramın temelini ise Niyazi Berkes’ten alıyorum. Nihayetinde Türkiye’de Çağdaşlaşma kitabı gelenekselcilik, muhafazakarlık, “Nizam-ı Alem”, dünyanın dengesi vesaire gibi kavram ve dünya görüşleri ile yenilikçilik, ilerleme, bitmeksizin devam eden bir çağdaşlaşma süreci gibi kavram ve dünya görüşleri arasındaki çatışmayı ele alıyor. Nedir benim dert edindiğim şey? Başta buna “Kemalist Asr-ı Saadetçilik” diyorduk. Bir mükemmel dönem anlatısı, 1923-1938. Sonrasında Atatürk’ün (Mesih’in) ölümünün ardından sürekli bir ihanet ve karşı devrim süreci. Çözüm önerisi ise o dönemin ruhuna, kurumlarına, düzenine […]

Kemalist miyiz, sosyalist mi? ‘Bir şerden hayır arama yazısı’ ―Emirhan Akman yazdı.*

Forum 2 ay önce

Şerden hayır çıkaran bir kültürün çocuklarıyız, yani bir şeye kötü, işe yaramaz deyip geçmeyiz. Bir daha bakarız, bir kez daha yeni bir gözle bakarız kötüye ya da kötüye neden olan şeye. A. İlhan Diyalektik Gazel’inde “karşıtıyla yüklüdür her şey mutlak çözümlerden vazgeç tartışılmaz mükemmellikler ne gizli kusurlarla gelir…” diyor, çizgim budur. Dün Hararet’in genel yayın yönetmeni olarak uzun süredir beklettiğimiz bir işi tamamlamak istiyordum. Bir kitap listesi sözü vermiştik fakat uzun süreli bir uyuşukluk hali listeyi erteletmişti, dün o işi bitirmeliyim dedim ve daha önce grup içinde herkesten aldığımız kitap listesini birleştirerek bir liste çıkardım. Listedeki kitaplar hepimizin bir dönem faydalandığı kitaplar, kitaplara dair bir itiraz olmadı. Liste yayınlandıktan sonra asıl problem duyuruş metnimizdi. Şöyle bir giriş yapmıştım: “Kemalizm meselesini önemsiyoruz, Kemalist değiliz ancak Türk modernleşmesinin en radikal dönemini anlamadan Türk Solunu anlamaya girişmenin beyhude olduğunu düşünüyoruz.” Şimdi tekrar bakınca herkes adına çok keskin bir tespitle başlamışım, “Kemalizm meselesini önemsiyoruz, Kemalist değiliz…”. […]

0 Yorum

Rastgele