Emirhan Akman

@Emirhan Akman
Yönetici

Yazar Biyografik Bilgiler Eklememiş

  • Toplam 59 Yazı
  • Toplam 0 Yorum

Tek bir şeyi devamlı isteyeceğiz: Devrim! -Emirhan Akman

Yazılar 3 ay önce

33 yaşındayım, hayatım boyunca ne iş için ne de başka hiçbir şey için babamdan ve annemden birisini aramasını istemedim. Benim yazımı okuyacak dostlarımın da eminim ki neredeyse hepsi hayatını ya böyle geçiriyordur ya da geçirmek istiyordur. Biz bu ülkenin imtiyazsızlarıyız, biz bu ülkenin gerçek yurttaşlarıyız. Kendi elimizle imtiyazları itebilecek kadar cumhuriyetin erdemiyle şereflenmiş insanlarız, bunu öyle bilin. Bunu az şey sanmayın, Türkiye’de kurulan yeni rejim sizden itaat ve kulluk istiyor, karşılığında ise şahsiyetinizi alıp bir maaş, kariyer veriyor. Bu rejim insanları şahsiyetsizleştirmek ve inisiyatif alamayan, çürümüş insanlar topluluğuna döndürmek istiyor. Onlar için önemli olan birey değil, özne yurttaşlar değil; yığın ve topluluk. Bizi istemiyorlar çünkü biz imtiyazı, torpili, hak etmediğimiz hiçbir şeyi istemiyoruz. Bu yüzden bizim boynumuza ipi geçiremiyorlar, hâlâ toplumun çoğuna bu ipi geçiremediler… Geçiremeyecekler de. Bu gece karar ne çıkarsa çıksın yarın biz yok olmayacağız, imtiyazsızlar, dik başlılar, erdemli yurttaşlar olarak kalıp mücadeleye devam edeceğiz. Subcommandante Marcos şöyle […]

Ya Daha Otoriter Bir Rejimin Daha İlk Günlerindeysek?

Forum 3 ay önce

Türkiye için sürekli yeni bir eşik ve tarihlendirme yapıyoruz, bu kez başka bir aşamaya geçtiğimizi iddia ediyoruz. Bu sayede sona yaklaştığımızı ve artık bu noktadan sonra daha kötüsünün olmayacağı konusunda kendimizi ikna ediyoruz. İkna olmak için yola çıkarsanız, ikna için çabalarsanız. Ben Türkiye’nin hâlâ daha kötüye gidebilecek yolu olduğunu ve mücadelenin bu yüzden önemli olduğunu düşünüyorum. Belki de diyorum, çok daha uzun ve zorlu bir yolun henüz başındayızdır, sonunda değil. Dün İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun diploma iptali ve sabah gözaltına alınışı Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın İmamoğlu’ndan korkusundan dolayı gerçekleşmedi, Türkiye’de uzun süredir yeni bir rejim kurma çalışması var. Bunu anlamadan ve belirli tezleri konuşmadan Türkiye’yi anlayabileceğimizi düşünmüyorum. Bazı iddialarım var, kayıtlı durması açısından paylaşıyorum. Ya kötü günleri geride bırakmamış, henüz başındaysak? 1-Türkiye Türk Silahlı Kuvvetleri’nin gölgesi altındaydı, şimdi MİT’in gölgesinde. Türkiye’yi MİT yönetiyor. Genel Kurmay Başkanı’nın değil MİT Başkanının ismini biliyorsunuz. 2-Rejim sadece Cumhurbaşkanı Erdoğan istediği için değil devlet içinde büyük bir […]

Paradigmalar Değişirken Nasıl Bakmalıyız? – Burak DEMİR

Yazılar 4 ay önce

Zeybekler; ayan, eşraf ve devlet görevlilerinin zulmünden, soygunlarından ve adaletsizliklerinden şikâyetçidir. Sultan Abdülhamid, zeybekleri sistemin içine çekmek ister. Ancak harp gündemi nedeniyle, af karşılığında cepheye gitme uygulaması devreye girer. Ekonomik sorunlar çözülemez; konaklar yakılır, beyler öldürülür. Siz vali olarak yakaladığınız zeybekleri meydanlarda asar, zeybek mezarlıklarını yok etme emri verirsiniz. Zeybeklerin öldürdüğü kişilerin anısına meydanlara anıtlar diktirirsiniz. Burak Demir En son söylenmesi gerekeni en başta söylemek gerekir. Türkiye’nin politik anlatısında, Türkiye Cumhuriyeti genellikle “imparatorluk bakiyesi” olarak tanımlanır. Kulağa hoş gelen bu ifade, aslında eski tip, geniş coğrafyaya yayılmış bir imparatorluk algısını taşır. Ancak bu tanımın altında, modern Türkiye’nin geçirdiği sancılı dönüşümler ve çelişkiler gizlidir. Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş paradigması, Tanzimat’tan Islahat’a, Meşrutiyet’ten Cumhuriyet’e uzanan uzun bir sürecin ürünü olarak şekillendi. Bu süreçte Osmanlı’dan Cumhuriyet’e geçişte tasfiye edilen etnik unsurlar, Aşkale sürgünleri ve 6-7 Eylül olaylarıyla son noktasına ulaştı. Ekonomik ve hukuksal olarak da çok başlı, ikircikli bir yönetim anlayışından, daha merkezi ve […]

Marksizm ilhamlı Kemalizm: Hikmet Kıvılcımlı-Doğan Avcıoğlu’na dair-Türkiye Direniyor röportajı

Röportaj 4 ay önce

Türkiye Direniyor oluşumuyla keyifli bir röportaj gerçekleştirdik. Türkiye Direniyor, Gezi olayları esnasında kurulan ve ülke gündemine dair Marksist-Leninist bir çerçeveden eleştiriler getiren oldukça özgün bir internet sitesi. Keyifli okumalar dileriz. 1- Bildiğim kadarıyla Türkiye Direniyor, Gezi eylemleri sürecinde kurulan bir oluşum. Bugün hala aktif. Peki o günden bugüne Türkiye Direniyor oluşumunun Türk siyasetinde nerede durduğunu ve ne yaptığını kısaca ifade edebilir misiniz? Evet doğru, Ankara – İstanbul – İzmir başta gelmek üzere Taksim-Gezi isyanımızın bir girişimi olarak doğdu Türkiye Direniyor ve bu girişimi belleklere kazımak için kurulan bir internet sitesi oldu. O süreçlerde demokratik kitle oluşumu biçiminde siteler vardı, Türkiye’de tartışma kültürünün sürmesinde ve bellek yaratılmasında bu tarz girişimlerin çok önemli olduğu bir dönemdi. Bundan dolayı benzer oluşumlar da önemliydi. Bununla birlikte algıların kısıtlandığı bir dönemde, tüm o oluşumlar gibi bizim de etki alanımız farklı yönlere kaydı. Tartışmalar yankı odalarına takılıp kaldı. Yine de dengeler değişiyor, sistematik okumalar tekrardan önem […]

Neoliberal sistemde kitap okuyan kaldı mı?

Kitap 4 ay önce

Walter Benjamin, “Kitap okumak, yazarın zihninde bir yolculuğa çıkmaktır” der. Ancak bu yolculuk, neoliberalizmin hız ve tüketim odaklı dünyasında, yolculuktan ziyade varacağın yere adeta ışınlanmaya dönüşmüş durumda. Bugün, bir romanın satır aralarındaki şiirselliğini keşfetmek yerine, “52 haftada 52 kitap” tamamlamak bir övünç kaynağı haline geldi. Goodreads istatistiklerine göre, 2022’de bir kitabı bitirme süresi 2010’a kıyasla 5 gün kısaldı. Peki, bu hız yarışı bizi nereye götürüyor? Okumanın içsel değeri, niceliğin gölgesinde kaybolurken, entellektüel derinliğimiz de aynı hızla tükeniyor olabilir mi? Bu değişim, yalnızca okumanın derinliğini azaltmakla kalmıyor, aynı zamanda eleştirel katılım ve kültürel zenginleşme için bir araç olma potansiyelini de zayıflatma tehlikesi taşıyor. Piyasalaşan Okumanın Anatomisi Neoliberalizmin rekabet ve verimlilik odaklı değerleri, okuma eylemini de dönüştürdü. Artık kitaplar, Goodreads istatistiklerinde yükselen çubuklar veya sosyal medyada paylaşılan kitap bitirme hedefleri kadar basit bir ölçüte indirgendi. Örneğin daha önce bahsettiğim “52 haftada 52 kitap” yarışmaları, okuyucuları kalın ciltler yerine kısa kitaplara yönlendiriyor. İstatistiksel […]

Mucizeler Üzerine Konuştuk: Aslı Ermaya ile Keyifli Bir Röportaj

Röportaj 5 ay önce

Hemen her şeyin gereksiz bir şekilde kabalaştığı bir dönemde kültür-sanat gibi düşüncenin inceldiği bir alanda faaliyet göstermek, her şeyden önce yürek isteyen bir iştir. Bundan dolayı kültür-sanat yayıncılığının yeni soluklarından Mucize Dergi’nin yürekli kurucusu ve genel yayın yönetmeni Aslı Ermaya’yı sizlere takdim etmekten büyük heyecan duymaktayız. 1- Merhaba, Aslı. Nasılsın? A.E: Teşekkür ederim. Sen nasılsın? 2- Ben de teşekkür ederim. İlk olarak kendini kısaca tanıtmanı isteyeceğim. Kimdir Aslı Ermaya? A.E: Ben Aslı, 25 yaşındayım. Bir reklam ajansında marka yöneticisi olarak çalışıyorum. Genelde bunu Türkiye şartlarında kolay kolay söylemez insanlar ama işimi seviyorum. Yaklaşık üç, dört aydır Mucize Dergi’nin genel yayın yönetmenliğini yapıyorum.  Genel anlamda yaşamım bu iki çerçeve arasında gidip geliyor. Kalan vaktimi sevdiğim insanlarla geçiriyorum. Ailemle geçirdiğim zamanı çok seviyorum çünkü ben her zaman yakın teması seven biri oldum. Sevdiğim insanlarla dip dibe olmak gibi bir huyum var. Genel olarak yaşamım bu şekilde ilerliyor. 3- Harika, insanlarla diyaloğunun güçlü […]

Hava Döndü Kanziden – Batur Kılıç

Yazılar 5 ay önce

Hava Döndü Kanziden! Donald Trump’ın yeniden başkan seçilmesi ve yemin töreninde tekno-oligarkların verdiği fotoğraf Trump altın çağını özetliyordu. Yemin boyunca etrafta dolanan sosyal medya fenomenleri, oğlu Barron’un ikonik pozundan anlayacağımız üzere hem magazinsel olaylar ile sık sık karşılaşacağız hem de küresel sağın dijital saldırısının artarak devam edeceğine şahit olacağız. Artık X’te veya Facebook’ta isteseniz de istemeseniz de çılgın komplo teorisyeni Alex Jones içerikleri ve platformun sahibi Elon Musk’ın tweetleri sürekli karşınıza çıkıyor.  En komünist isimleri takip etseniz bile günün sonunda “tecavüzcü bir göçmen” ve “saldırgan bir göçmen” paylaşımlarının bombardımanına uğruyorsunuz, önceden şikayet edilen yankı odalarına şimdi hasret kalınacak. Trump Zaferi ve Dijital Sağ ABD’de kötü ekonomi yönetimi, halkın yoksullaşmasına karşılık yönetimin eylemsizliği, Biden bunaması derken Donald Trump yeniden seçildi. Sistem emekçilerin derdine derman olma konusunda o kadar başarısızdı ki  özellikle Latin kökenli olmak üzere göçmen işçiler arasında Trump’a oy verenler sayısında artışlar oldu. (Trump’ın Latinlere yönelik ‘tecavüzcü’ gibi ifadeleri hala […]

Emirhan Akman: Avcıoğlu bu cephede düzeni yargılama ve ötesine geçip sosyalistlere tekrar “iktidar” olma cesaretini verebilir.

Forum 5 ay önce

biryenicumhuriyet.com.tr isimli kültür sayfasının Doğan Avcıoğlu hakkında başlattığı yazı dizisi kapsamında Hararet.org’dan Emirhan Akman, Osman Çutsay’ın sorularını yanıtladı. Okuyacağınız gönderi Aralık 25, 2024’te, ilgili sayfada Emirhan Akman: “Düzen dışı arayışlar Avcıoğlu’na götürüyor gençleri” başlığıyla yayınlandı. Genç yazar ve gazeteci Emirhan Akman’a göre, Doğan Avcıoğlu ve yapıtlarının tekrar gündeme gelmesi Türkiye’nin son kriziyle yakından bağlantılı. “Bugün sosyalizmle Türkiye aydınlanması arasındaki geçişliliğin bağını koptuğu yerden bağlama girişimi Avcıoğlu üzerinden mümkün olabilir” görüşünü savunan Akman, önemli bir eksikliğe dikkat çekiyor ve Türkiye solunun “kültür üretmede daha aktif ve fedakâr olması” gerektiğini düşünüyor.  Emirhan Akman, sorularımızı yanıtladı. – Yeniden basılan ve üzerinde yoğun bir biçimde yeniden tartışılan “Türkiye’nin Düzeni” kitabı ve Doğan Avcıoğlu sizce 2024’te neden önemli? Neyin eksikliğini kapatmaya çalışıyor bu kitap veya onun sayesinde bugün nelerin “gereğinden çok fazla olduğuna” dikkat çekmek mümkün oluyor? “Türkiye’nin Düzeni” diye bir şeyden söz edebilir miyiz bugün? EMİRHAN AKMAN – Teorinin postmodern felsefenin etkisi altında olduğu, […]

Modern köleler için açıklayıcı rehber -Burak Demir

Yazılar 5 ay önce

Köle-Efendi Diyalektiği bizim için Hegel’in orijinal adıyla ‘‘Phænomenologie des Geistes’’  dilimize çeviri haliyle  ‘‘ Tinin Fenomenolojisi’’ adlı yapıtından öğrendiğimiz bir kavram.  Ancak yazımız siyasal-sosyal yapılar içinde kendi özgürleşmesini arayan köleler için bir çağrı niteliğindedir. Bu yüzden felsefe kavramlarından ziyade yanlışlıklar ve soyutlama içerir. Ast ve üst ilişkisine bağlı, dikey ilişkilerin kurbanı olan tüm tip ve karakterlere adanmıştır. Hegel için insanları hayvanlardan temel nitelik somut veya soyut olan isteklere göre hareket edebilmesidir. İnsan olmanın özelliği ise kendi isteklerini, kendi varlığını kabul ettirme çabası gütmektir. İnsan ancak bir başka insan ile girdiği etkileşimde anlamlıdır. İnsanın benliğini ikiye ayırır; köleler ve efendiler… Bu etkileşim iki insanın birbirini tanıma sonucudur. Birey, kendinin farkında varma durumunda muhtaç olduğu bilgiden nefret etmeye ve bu duygudan kurtulma çabasına gitmektedir. Hegel, bu durumun adlandırmasını ‘‘mutsuz bilinç’’ olarak adlandırır.[1] Mutsuz bilince sahip insanlar kendine yetebildiğini gördüğü ölçüde efendi olur. Kendine yetebildiğini ispatlayamayan insanlar ise nefret ettiği bilincin kölesi olarak […]

Çeviri: Otoriterlik Altında Rüyalar Nasıl Değişir?*

Yazılar 6 ay önce

1933 yılında, Hitler’in başa geçmesinden kısa bir süre sonra, Berlin’de 33 yaşındaki bir kadın bir takım tekinsiz rüyalar gördü. Birinde mahallesinde her zamanki tabelalar kaldırılmış ve yerine yirmi yasaklı kelimenin(verboten) listelendiği afişler asılmıştı; bunlardan ilki “Tanrı (Lord)”, sonuncusu ise “Ben” idi. Bir diğerinde ise bu kadın kendisini aralarında sütçü, tüpçü, gazete bayii çalışanı ve tesisatçının da bulunduğu işçilerle çevrili buldu. İçlerinden birinin “baca temizleyicisi” olduğunu fark ettiği ana kadar sakindi. (Ailesinde baca temizleyicisi kelimesinin Almanca karşılığı S.S. için gizli bir şifre olarak kullanılıyordu ve bu işi yapanların kararmış kıyafetlerine bir göndermeydi. Ellerindekileri salladılar ve Nazi selamı verdiler. Sonra da “Suçluluğundan şüphe yoktur.” diye haykırdılar. RÜYALARIN ÜÇÜNCÜ REİCH’İ Bunlar, yazar Charlotte Beradt’ın ilginç ve heyecan verici kitabı “The Third Reich of Dreams”da (Rüyaların Üçüncü Reich’ı) topladığı yaklaşık yetmiş beş rüyadan ikisi. Ne bilimsel bir çalışma ne de psikanalitik bir metin olan “The Third Reich of Dreams” kolektif bir günlük, bir ulusun […]