Home / Yazılar / Samir Amin, Mussolini, Oblomov ve fazlası! Meşgul adamın derkenar notları, V. -Emirhan Akman yazdı

Samir Amin, Mussolini, Oblomov ve fazlası! Meşgul adamın derkenar notları, V. -Emirhan Akman yazdı

Meşgul adamın derkenar notları diye bir seriye başladım. Tek sebebi üşengeçliğimdi. Bütünlüklü yazılar yazmak için odaklanmak şart. Böyle durumlarda mükemmeliyetçilik kaygısı artıyor. Yazı yazılmazsa kendinize borçlu olduğunuz o yazı; ya baş ağrısı ya da bir kıymık batması gibi aklınızda sizi rahatsız ediyor. Meşgul adamın derkenar notları bu nedenle fragmanlar halinde yazılıyor. Lan onu bile erteledim, yani aslında üşendiğim için kolaylaştırdığım ve kısalttığım yazılarım bile başıma dert oldu. Hayat iyi gitmiyor demek bu. Zaten son zamanlarda her şeyi tekrar tekrar düşünüyorum. Nefes almayı manuele döndürürseniz kafayı yersiniz, nefes alamazsınız. Şu sıralar öyleyim…

MUSSOLİNİ: YÜZYILIN OĞLU

Mubi deli gibi reklamını yaptı. Her Facebook ve İnstagram’a girişimde reklam karşıma çıktı, “Mussolini: Yüzyılın Oğlu”, yönetmeni Joe Wright. Başrolde Luca Marinelli var. Ulan dedim bu adamı nereden tanıyorum? Sonra hatırladım… Martin Eden’i oynayan adam! Onu da Mubi’de izledim, öyle hatırlıyorum. Martin Eden’i okumayanı eksik sayarım bu arada, başka yazının bahsi olsun bu. Dediğim gibi Mubi öyle bir reklam yaptı ki 3 bölüm izledim diziden. Çok inceleme yapmamıza gerek yok diyorum ki, “İzleyin çarpılacaksınız!” Film şöyle başlıyor, “Kayıp bir halk daima basit fikirlere sığınır…” Mesela faşizm! Evet, izleyin.

KEFARET FİLM

Kefaret filmini Lana Del Rey’in Cinnamon Girl şarkısında yapılan editten dolayı izledim. Sonra baktım ki bu Yapı Kredi Yayınları’ndan Ian Mcewan’ın Kefaret’iymiş! Başrolde James Mcavoy ve Keira Knightley oynuyor, yönetmeni ise Joe Wright. Yemin ederim bilmiyordum, Mussoli’nin de, bu filmin de yönetmeni Wright. İki hafta içinde tesadüfen aynı yönetmenin dizi ve filmlerine takıldım. Film inanılmaz filan değil, hatta bayağı fakat James Mcavoy harbiden iyi oyuncu. Bir yalan nelere sebep olabilir merak ediyorsanız izleyin, ben kitabını da okuyacağım.

OBLOMOV KİM?

Gonçarov’un ölümsüz kitabı Oblomov’u bitirmek üzereyim. Lenin’in düşman ilan ettiği “Oblomovluğu” anlamak için kitabı okumam lazımdı. Yalnız kitaptaki meseleyi anlayınca Olga ile Oblomov arasındaki aşk diyalogları sıktı. Oblomov eski dünyanın mirasıyla yeni dünyaya girmeye çalışan bir adam. Eski dünyanın tümüyle hareketsiz, yatay zamanını şehre taşımaya çalışıyor, zor bir girişim! Oblomov tümüyle bir asalak, tarihe karışması gereken eski bir sınıfın temsilcisi olmalı. Kölesiz yaşayamaz onlar.

EKMEĞE NELER YAPABİLİRİZ?

Son zamanlarda aklıma geldi. Yaşadığımız şehrin ekmek kültürüne dikkat kesilmek gerekmez mi? Kocaeli’de hangi ekmek fırınında, kaç tür ekmek üretiliyor? Kim en malzeme kullanıyor, kaça satıyor. Hem tarihe bir arşiv, hem de muazzam bir merakın cevabı olur.

SAMİR AMİN VE KAPİTAL

Mısırlı Marksist Samir Amin’den öğreneceğimiz çok şey var. Kendi entelektüel hikayesini anlattığı ve Yordam Kitap’tan çıkan “Samir Amin Anlatıyor” kitabında Marx’ın Kapital’ini her 20 yılda bir okuduğunu şu sözlerle açıklıyor, “Gerçi genç bir okurdum ama dikkatliydim de. Marx’ı, Kapital’i okudum ve hayatımın her yirmi yılında yeniden okudum. İlk defa yirmi yaşındayken okudum, kırk yaşımda okudum, altmış yaşımda okudum ve şimdilerde seksen yaş arifesinde yeniden okuyorum. Elbette her yirmi yıldaki okuma biraz farklı oluyor. Şüphesiz, dikkatini çeken hususlar, önemli gördüğün, not aldığın şeyler seksen yaşında ve yirmi yaşında aynı olmuyor. Fakat şunu söyleyebilirim; yirmili yaşlarda Paris’te öğrenciyken Kapital’i ilk okuduğumda, Marx’ın kapitalizme ve onun ideolojik tezahürlerine dair muazzam kültüründen ve tahlilinin kanıtlayıcı gücünden fazlasıyla etkilenmiştim.”

 

Emirhan Akman

Etiketlendi: